Selamlar değerli TipAdam okucuyuları, bu sefer sizlere belli bir filmi ya da diziyi değil; gerçekten AŞIK olduğum bir kitabı, hatta benim için bir efsaneyi anlatacağım! Kitabı anlatmaya başlamadan önce şunu da belirtmeliyim ki, bu yazımı henüz kitabı okumamış olanlar da yalayıp yutmuş olanlar da büyük bir keyifle takip edebilirler. Sonuçta spoiler verme gibi bir huyum olmamakla birlikte, kişisel ''İlluminati deneyimime'' ve PİYON'un yazarı Sevgili Michael Sikkofield'e (Cemre Demirel) değinerek, yazımı ortaya karışık bir şekilde sizlere sunmayı planlıyorum.
Piyon kitabı, 2013 yılının son aylarında piyasa sürülmüş ve benim piyasaya sürülmesinden 3-4 ay sonra ''2. Basım'' ile kavuştuğum bir eserdir. Belki şu an yeni basımlar dahi yapılmıştır, o konuda bilgim yok ama şu ana kadar bitirdiğim en hızlı kitaplardan biridir desem yalan olmaz. Kitabı inanın 1.5 günde bitirdim ve bu süreçte ''sürekli müsait olamama'' durumum olmasına karşın bir türlü bırakamıyor ya da bıraksam dahi aklım orada oluyordu. Haa şu da var ki, yazarımızın benim için efsane olması ve blogunu uzun süredir takipte olmamdan kaynaklı; konusununda tamamen benim ilgi alanıma giriyor oluşu, kitabı bu derece sevmem de etkili olmuştur. Bunun yanı sıra, kitabın yaklaşık 2 günde bitmesinin bir diğer etkeni de pek tabi ''kitabı hemen bitirip de mal gibi kala kalma'' durumumu ortadan kaldırmaktı. Ve tüm çabalarıma rağmen, şimdiye kadar okuduğum en hızlı ve en özel kitap olarak kitaplığımda yerini aldı diyebilirim...
Kitabın özetini yazıp, o şekilde devam etmem belki de daha uygun olacaktır; malum ne yazar ne de konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan değerli kitap severler de bu yazıyı şu an okuyor olabilir, kimse sıkıntı yaşamadan hemen özetlemek istiyorum: Babasını çocukken kaybeden ve annesiyle; babası öldükten sonra doğru düzgün konuşmayan/konuşamayan bir gazetecidir Can Bulut. Annesiyle konuşamamasının nedenine değinmek istemiyorum, kitabın başında muhteşem bir şekilde anlatılmış zaten ve direk o hikayeyle beni içine aldı desem yeridir zaten. Velhasıl, insanların farklı düşünmesini ve çevresinde olup biten şeylere tepki vermesini isteyen bir gazetecidir ana karakterimiz. Bu gazeteci ilk önce küçük küçük yazılarla insanlara kendini tanıtmaya başlar. Daha sonra iş yerinden beklemediği terfiler vs. alır. İşler onun için çok güzel gitmektedir, tabi bu durum sadece iş hayatı için geçerlidir. Kişisel hayatı maalesef ki hiçte öyle değildir. Annesi ile küs, sayko bir hayat yaşamaktadır. 4 duvar arasında yaşamını sürdürür. Taa ki Arya denilen bir hanımefendiyle tanışıncaya kadar....
Devamı mı?
İnanın o tanışma faslından sonra asıl olaylar başlıyor ve geri dönüşü olmayan ''muhteşem'' bir romanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Pek tabi devamını getirmem demek spoiler hususun ırzına geçmem demektir, o yüzden devamını merak eden dostlarıma; PİYON kitabını en yakın kitap mağazasından almasını önermekteyim! :)
İlluminati oluşumuna ilgisi olan ve araştırmaktan mutluluk duyan herkese bu kitabı özellikle önermekteyim. Başladıktan sonra elinizden bırakamayacağınıza ve büyük bir keyifle sonunu getireceğinize de eminim. Şöyle de bir durum var ki, kitapta halen ufak tefek birleştirilemeyen noktalar mevcut; bu da beni ''belki imkansız da olsa'' Piyon'un devamının da çıkabileceğine inanmaya itmekte. Umarım sizde aynı düşüncelere kapılırsınız da hep bir ağızdan Sikko abimize gerekli gazı vererek 2. Piyon ile kendimizden geçebiliriz.. :) Haa şunu da belirtmek isterim; PİYON kitabı, İlluminati konulu belki de tek romandır ve diğer kitaplar genellikle gizli örgütler hakkında bilgiler vermeye dayalı yazılmıştır. Yani bir nevi makale havaları ''öğretici durumları'' söz konusudur. Kitaplığımda 8 farklı illuminati konulu kitaba sahibim ve araştırmalarım da sürekli olarak devam etmektedir; o yüzden bu konuda bana güvenebilirsiniz.
Kitabın fiyatı vs. de bana kalırsa oldukça uygun. İlluminati'ye ve gizli örgütlere ilgisi olan, şimdiye kadar en azından 3-4 aylık araştırma yapıp belli bir bilgi birikimine sahip olan herkesin okumasını ''rahatlıkla'' tavsiye edebileceğim bir kitaptır ve zaman kaybetmeden ALIN-OKUYUN diyorum.
Benden şimdilik bu kadar, yeni kitap ve yazar analizlerimle ilerleyen günlerde yine sizlerle olacağım inşallah! :)
Esen kalın...